Sincan İstasyonu son sayısındaki kısa söyleşi Edebiyat dergilerinin genç şairler için ne kadar önemli olduğunu anlatmaya gerek yok. Hele de 20-30 yıl önceki sınırlı sanatsal etkinlik ve ortamlarıyla taşrada bu önem kat kat fazlaydı. Entelektüel brikime katkı sunacak koşullar, büyük şehirlerle kıyaslandığında son derece yetersizdi. Şiirin mürekkep kalemle yazılıp, dergilere mektup zarfı içinde gönderildiği yıllardı […]
DevamıYAZILANLAR
Korkmaz’ın poetikasını ayıran en belirgin özelliklerden biri, insan-merkezli taşra şiiridir. Taşra onda, ne bir kaçış romantizmi ne de folklorik bir dekorasyondur. “Bir kasabayı sevdim ve yitirdim iki kez” (s. 86) diyen şair, yer duygusunu kaybın diline dönüştürür. Kasaba artık bir mekân değil, yitirilen anlamın adıdır. Bu kayıp duygusu, kitabın bütününe sinmiş melankolik bir sükûnet üretir. Fakat bu sükûnet, pasif bir kabulleniş değildir; Korkmaz’ın kasabası, “susarak direnen bir vicdan” gibidir. “Susma hakkı bulunmuyor” (s. 42) dizesi, hem bireysel hem politik bir çığlık olarak yankılanır. Burada sessizlik bir teslimiyet değil, etik bir tavırdır.
Devamı“Kitap lirik bir söyleyişe sahiptir ama bu liriklik aşırı romantik değil, durgun ama yoğun bir duygusallıkla yüklüdür. Lirik anlatıma rağmen şiirlerde gizli bir dramatik gerilim de mevcuttur. Bu, kasabanın dışarıdan sakin ama içten içe kaynayan yapısını da estetik bir düzlemde yansıtır. Kasaba Lirikleri, lirizmiyle okuru içine çekerken, bir yandan da şiirin estetik alanında “acı”yı sessizce ama güçlü bir şekilde işler.”
DevamıKasaba Lirikleri’ndeki söylem, lirik şiirin geleneksel sınırlarını zorlayan bir ustalıkla parlıyor. Şiirleri, kısa ve keskin dizelerle örülü; her sözcük, bir çakmak taşı gibi keskin, bir kiraz çiçeği gibi zayıf.
Devamı“Kasaba Lirikleri” köye, kasabaya ve kente vefalı birinin ezeli ve ebedi olan zamana ve mekâna karşı duruşunu, çocukluğundan, ilkgençliğinden günümüze hayatı anlamlı kılan anlara bir selam biçiminde okunabilir.
Devamı